BALIKÇI BAĞI



MAKSADI : İki halatın çımalarını ve genellikle misinaları bağlamak için kullanılır.

YAPILIŞI : Eşit çaptaki iki ipin ucu ters yönde konur. Her iki ipin ucu diğerinin bedeni etrafında dödürülerek kendisinin oluşturduğu dairenin içinden uç dışa gelecek şekilde geçirilir. Her iki yönde çekilerek şıkıştırılır..

ÇİFTE SANCAK BAĞI



MAKSADI : Sancak bağı ile aynı amaçla kullanılır daha güçlü ve emniyetlidir.

YAPILIŞI : Bağlanacak iki sancak savlosunun çımalarından bir tanesine sol el ile küçük bir doblin kasa yapılır.Sağ eldeki savlonun çıması kasasının altından geçirilerek doblin kasa üzerinde bir volta atılır.Aynı çımayı üstteki kendi bedeninin altından geçirmek sureti ile bağ yapılmış olur.

SANCAK BAĞI



MAKSADI : Bir halat çımasına diğer bir halatın kasasına, fırdöndüsü olmayan sancak savlolarını birbirine bağlamak.

YAPILIŞI : Bağlanacak iki sancak savlosunun çımalarından bir tanesine sol el ile küçük bir doblin kasa yapılır.Sağ eldeki savlonun çıması kasasının altından geçirilerek doblin kasa üzerinde bir volta atılır.Aynı çımayı üstteki kendi bedeninin altından geçirmek sureti ile bağ yapılmış olur.

MARGARİTA BAĞI



MAKSADI : Kol atmış veya zedelenmiş bir halatı geçici olarak kuvvetlendirmek.

YAPILIŞI : Zedelenmiş bedenin o kısmı ortada kalmak üzere aynı beden ile sağda ve solda olmak üzere iki doblin yapılır. Sağdaki uzun beden ile sağdaki dobline, soldaki uzun beden ile soldaki dobline birer mezevolta yapılır. Doblin başları yha uzun beden üzerine piyanlanır veyahut kavelya geçirilmek suretiyle sıyrılmaları önlenir.

KROPİ BAĞI



MAKSADI : Yan mataforadaki vardakova halatlarının, mataforanın altına asılı tornadan geriye sıyrılmaması için tornanın önüne yapılan gemici bağıdır.

YAPILIŞI : Vardakova halatının kamçı vazifesi gören kısmının tornaya yakın bedenine bir kuruz atılır. Kamçı tarafındaki çıma bedeninin altından, etrafından bir defa döndürülerek kuruzun içerisinden geçirilmek suretiyle yapılan gemici bağıdır.

KAZIK BAĞI



MAKSADI : Bir halat çıkmasını puntel veya vardavela gibi iki tarafı kapalı demirlere bağlamak veya tente yakalarındaki inceleri vardavela tellerine veya ıskalaryalarına bağlamakta kullanılan gemici bağıdır.

YAPILIŞI : Bir halatın bağlama payı ayrıldıktan sonra seren veya direk üzerine üstten bir volta atılır.Alttan gelen çımanın seren üzerindeki bedene çapraz olarak ikinci bir volta dah atılır.Üstten gelen çıma uzun bedenin sol tarafından ve çapraz bedenin içerisinden geçirilerek yapılmış olur.

İZBARCO BAĞI


MAKSADI : Gemiden sahile verilen halatın çımasına kasa yapmak.

YAPILIŞI : İstenilen kasa büyüklüğü göz önüne alınarak bir kuruz yapılır.Kasa büyüklüğünü teşkil eden doblin yaptıktan sonra çıma, kuruzun altından içeriye geçirilip uzun bedenin altından yukarıya alınarak kuruzun üstünden içeriye doğru kasa doblinin yanına getirilir, beden ve çımaların boşları alınarak bağ tamamlanır ve çıma bedene piyanlanır.

DÜĞÜM


MAKSADI : Denizcilikte kullanılan bağlara bazen yanlış olarak düğüm denir örneğin ;balıkçı düğümü vs. Düğüm bir bağ formudur

DÜLGER BAĞI


MAKSADI : Bir halatın çımasını diğer halatın bedenine veya seren ile direklerin hamaylısına (ortasına) bağlamakta kullanılan gemici bağıdır.

YAPILIŞI : Bağlanacak halatın çımasını direk üzerinden bir volta alındıktan sonra, alttan gelen çımayı direk üzerindeki bedenin arkasından, direk veya serenin önündeki bedenin de içinden geçirilerek yapılan gemici bağıdır.

ÇİFTE KAZIK BAĞI


MAKSADI : Kazık bağının daha sağlam olmasını sağlamak.

YAPILIŞI : Bu bağın yapılışında kazık bağında olduğu gibi ilk üstten alınan volta iki defaalındıktan sonra, alttan gelen çıma ile seren üzerinde çapraz olarak üçüncü bir volta daha alınır. Aynı, çıma uzun bednin içerisinden sokulmak suretiyle yapılır.

CAMADAN BAĞI


MAKSADI : Yelkeni camadana vurmakta kullanılan gemici bağıdır.

YAPILIŞI : Camadan kamçıları yan yana getirilerek yarım volta alınır.Sağdaki çıma soldaki çımanın altından alınarak yapılan gemici bağıdır.

ANELE BAĞI


MAKSADI : Halatın çımasını aneleye veya mapaya bağlamak.

YAPILIŞI : Bağlanacak halatın bağlama payı göz önüne alınarak halatın çıması anelenin üstünden bir volta alındıktan sonra, alttan gelen çımayı gemiden gelen beden üzerine 2 veya 3 mezevolta alarak çımayı beden üzerine adi piyanla piyanlamak suretiyle yapılan gemici bağıdır.

KIZILKANAT BALIĞI


AV DÖNEMİ : Üreme dönemleri Nisan – Haziran ayları arasındadır ve maalesef henüz bir av yasağı yoktur.

TUTULABİLECEK YERLER : Göller ve sakin akıntılı akarsular kızılkanat için ideal yaşam alanlarıdır. Barındıkları suların sığ sazlık ve otluk kısımlarında bulunur. Kışın derinlere çekilir ve av vermezler.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Kızılkanat balığı için kullanılan yemler şunlardır. Solucan, hamur, haşlanmış mısır, düdük makarna (Az haşlanmış), mısır unu, un, şeker, vanilya ve diğer kokular, peynir suyu, balık unu, ayçicek yağı, ayçiçeği küspesi, mısır küspesi, kuru üzüm, civciv yemi, yumurta, soya unu, kedi köpek maması gibi. Burada amaç yemlere koku ve tat vermekten ibarettir.
Bu malzemelerden değişik yem tertipleri üretmek mümkündür.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Göllerin sığ olan kısımlarında av vermeleri ılık sudan hoşlanmalarında kaynaklanmaktadır. Avcılığında 0.25 misina hatta kendinize güveniyorsanız daha ince misina secimi yapabilir, iğne olaraktan WMC 9284 kalite 5 numara iğne tavsiye olunur. Ağırlık kullanmadan şamandıra yardımı ile kıyıdan kamış ile canlı yem kullanarak yakalıya bilirsiniz, canlı yem seçiminiz kurt, solucan, yavru balık ve yörede bulunan böcek olabilir. Unutulmaması gereken diğer bir hususta oltanın fazla hareketsiz bırakılmamasıdır, kızılkanat hareket halindeki yeme daha çabuk cevap verdiğidir. Tekne ile avlanıyorsanız şamandırasız yüzen misina kullanın eğer yüzen misina bulma olanağınız yok ise o zaman iğneden 75 santimetre geriden başlama kaydı ile eczaneden temin edebileceğiniz vazelin ile yağlayın ki sizinde yüzen misinanız olsun.

ŞİRAZ BALIĞI


AV DÖNEMİ : Şiraz balığının av yasağı bölge bölge değişmektedir fakat genel olarak 1 Mart – 1 Temmuz tarihleri arasında yasaklanmıştır. İzin verilen asgari boyutu 20 cm. dir.

TUTULABİLECEK YERLER : Yurdumuzun farklı ekolojilerine uyum sağlamış bilinen altı alttür’ü bulunan siraz, barbus zonu ve abramis zonu olarak tanımlanan orta ve yüksek irtifalı platolardan daha alçak kesimli vadilerin arasına doğru orta şiddetle akan çaylarda ırmakların geniş dirseklerle dönerek havuzlandığı meralarda varlık gösteren bir balık türüdür Bu sular genel olarak, bulunduğu irtifa gereği sıcaklığı 15-17 C°nin üzerine çıkmayan en çok 1,5 m derinliğe sahip, tabanında iri ve yuvarlak taşlarla kaplı kısmen çamurlu kırmalık meralar içeren nehir yataklardır.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Canlı Yemler Toprak solucanı, tahıl sinekleri larvaları (kurtçuklar)
Taneli Yemler Haşlanmış mısır
Hamur Yemler 1-Beyaz ekmek hamuru 2-Mısır unu hamuru 3-Buğday kırığı + buğday unu + peyniraltı suyu 4-Mısır kırığı + buğday kırığı + beyaz ekmek içi

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Genellikle oltaya nadir vuran siraz balığı ekmek içi solucan ve dana burnunada iyi av verir.

kullanılan takım ise şamandralı olta veya 5-6 saniye aralıklarla suya at çek yapılır.

KADİFE BALIĞI


AV DÖNEMİ : Kadife balığının av yasağı bölge bölge değişmektedir fakat genel olarak 1 Mart – 1 Temmuz tarihleri arasında yasaklanmıştır. İzin verilen asgari boyutu 26 cm. olup max 10 adet tutulmasına izin verilmiştir.

TUTULABİLECEK YERLER : Genellikle nispeten kıyılarda ve sığ sularda yemlendiklerinden, Hem profesyonel hemde amatörce çok fazla avlandıkları için çok büyük boylara nadiren erişirler. Avı sazan avı gibidir.Bu nedenle gereksiz tekrarlara yer vermemek için tekrar anlatılmamıştır.

KADİFEYİ NERELERDE ARAMALIYIZ
1.Otluk alanların çevreleri
2.Sazlıkların 1-2 m. açıkları
3.su içindeki yükseltilerin ara bölmeleri
4.Kıyıya yakın ağaçların olduğu bölgeler.

KULLANILABİLECEK YEMLER : solucan,hamur,mısır kadifenin en sevdiği yemler arsında yerini alırBölgelere göre yemlerde farklılık gözlenebilir.
            Kadifenin en sevdiği yem sazlıklara yapışan küçük sümüklü böcekler ve bunların larvalarıdır. Ayrıca ekmek içi ile,solucan ile ve her türlü hamur ile avlanabilir. Av sahasının önceden yemlenmesi avdaki başarıyı arttırır. Gerek sazanda gerekse kadifede yemleme benzer şekilde yapılır. Bunun için her türlü bakliyat yada nişasta kökenli artık gıdalar kullanılır. Yani bayat ekmek artık bulgur,pirinç makarna fasülye nohut gibi yemekler ile bunların karışımları yemleme amacıyla kullanılabilir. Bu artık gıdalar yada ekmek çamur ile karıştırılıp küçük toplar hazırlanır ve güneşte fırlatırken dağılmaması için biraz kurutulur. Av bölgesine önce 3-4 top atılır daha sonra yarım saatte 1 top ile bölge av süresince yemlenmeye devam edilir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Kadife avı şamandralı takım ile yapılmamalıdır. Kadife yukarıda da anlattığımız gibi üst dudağı büyük ve dışarı çıkık olduğundan dipten yemlenmeyi seven bir balıktır. Dibi süzerek yemlenmeyi sever. Bu nedenle avı çökertme olta takımlarıyla yapılırsa daha iyi sonuç alınır. Yemi sazandan daha iyi çalar. Bu nedenle oltayı boş bırakmaya gelmez. Yemi ağzına aldığında genellikle hareket yönü kıyıya doğru olmaktadır. Bu nedenle klasik oltaya asılmak yerine oltada ilk vuruşu takiben hafif bir boşalma hissedilir. Bu arada oltamızdaki kadifeyi alabilmemiz için tasmalama yöntemiyle yani diğer bir tabirle misinamızın boşluğunu hızlı bir şekilde alıp balığın ağzına iyice otuturmamız gerekir.Ve avı bu şekilde yapılmış olur.

EĞREZ BALIĞI


AV DÖNEMİ : Eğrez balığının yumurtlama dönemi Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarıdır. Yasak olan bir boyu olmamasına karşın 20 cm. den küçük olanların salınması tavsiye edilmektedir.

TUTULABİLECEK YERLER : Kuzey Ege, Marmara, Trakya ve Göller Bölgesinde yayılış gösterir. Düz ve ağır akışlı suların, kum, çamurlu zeminlerinde yaşar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Su böceklerinin kurtlarından ve diğer küçük hayvanlarla beslenir.

SUDAK BALIĞI


AV DÖNEMİ : Sudak balığının av yasağı tüm bölgelerde 15 Mart – 30 Nisan tarihleri arasındadır. İzin verilen min. Boyu 26 cm. olup en fazla 10 adet tutulmasına göz yumulmuştur.

TUTULABİLECEK YERLER : Büyük, derin, dibi sert hatta taşlık kırmalık ve kayalık, suyu bulanık gölleri veya hafif akışlı nehirleri severler. Bulanık suda görüş yeteneği fazla olan sudakın bu avantajını kullanarak avını daha kolay yakalamasını sağlar. Genelde çok iri sudaklar hariç, sürüler halinde gezerler. Bu da sudak avında balık vurmaya başladımı devamı olacak anlamına gelir. Sabah erken saatler ve gece veya bulutlu havalar sudak avı için ideal zamanlardır. Yine de gün boyu oltaya vurur. Normalde 6 -12 metre derinliklerde yakalanır.

Sudak ilkbaharda yemlenmek ve yumurta dökmek için kıyılara sokulur. Yazları havaların ısınması ile derine çekilir, zaman zaman avlanmak amacı ile kıyılara gelir. Su sıcaklığının 30 dereceyi bulması ile serin dip sularına çekilir. Sıcak yaz günlerinde sudak derinlerde oltaya vurur, ılık yaz gecelerinde sığlıklarda avını arar. Sonbaharda havaların soğuması ile soğuk gecelerde derinlerde gezinir, gündüzleri hava ısınınca av amacı ile sığlıklara yaklaşır. Yani sonbaharda sudak avı için en uygun zaman sabahın erken saatleridir. Kışın sudak yaşadığı sudaki en derin yere çekilir ama bu avlanmaktan vaz geçtiği anlamına gelmez; kışın hatta buz üstünden sudak avı yapılabilir.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Sudak balığını tutmak için uygun yemler kızılkanat, kızılgöz ve tatlısu levreğidir. Bunun yanında tabiiki başka balık türleride yem olarak kullanılabilir, ama kullanılan yem balığının zayıf ve uzun bir yapıya sahip olmasına önem vermek gerekir. Yarım balık, ve balık parçalarıda yem olarak kullanılabilir. Solucan veya kurt ile tutulan sudak balıkları çok seyrektir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Çok saldırgan ve etçi bir balık olan sudak yaşadığı bölgede yavru balıklar üzerinde , hele bunlar kızıl kanat yavruları ise tam bir katliama ulaşır, genelde turna oltası ile aynı benzerliği gösterir. Yem olarak başta ufak kurbağa en sevdiği yem olmakla birlikte 10 santimlik küçük balıklar canlı veya ölü olarak kullanılır. Kaşıkla avlanacağınızda ise turna balığı içinde geçerli olan 5 numara armudi kaşıktır. Unutulmaması gereken önemli bir hususta oltanızın son bölümü misina yerine saz veya gitar teli olması keskin dişler karşısında fayda sağlayacağıdır. Çok saldırgan bir balık olmasına rağmen sudak önce yeme yaklaşıp uzun süre takip edip ara sıra diş atıp tehlikesiz olduğuna karar verdiğinde yemi yer.

TATLI SU KEFALİ


AV DÖNEMİ : Tatlı su kefalinin illere göre farklı yasak dönemleri vardır. Fakat genel olarak yasak dönemi 1 Mart – 1 Temmuz arasındadır. İzin verilen min. Boyutu 20 cm dir.

TUTULABİLECEK YERLER : Ülkemizde pek çok göl ve akarsuda bulunmaktadır. Ekonomik değerinin olmaması, tatlısu kefali üzerinde insan baskısının oluşmasını engellemekte olup sadece olta balıkçıları tarafından avlanmaktadır. Üzerindeki baskının az olması nedeni ile oldukça büyük boylara ulaşabilen kefal, alabalık tutkunları için de, avının albalığa benzemesi nedeni ile özellikle iyi bir alternatif olabilmektedir.Genellikle temiz suyu olan göl ve göletler ile akarsuların çok hızlı akmayan kısımlarında yaşar. Sazlık önlerinde, durgun gölentilerde, suya sarkan ağaç dalları altında, suyun içinde bulunan ağaç gövdeleri etrafında, taşlık ve kayalık kıyılarda yuvalanır.

Ankara çevresinde Kurtboğazı ve Eğrekkaya Barajılarında, Kirmir Çayı ve Ali Cin Deresinde, Boluda Gölcük ve Aladağ Çayında, Çerkeşte Soğanlı Çayında; İstanbul'da ise Riva Deresinde avlanabilir.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Doğal yaşam ortamında bulabildiği çekirge, sinek, haşere, solucan, tatlısu karidesi, ağaçlardan dökülen ya da suda bulunan her türlü kurt, böcek ve kelebek ile bunların larvaları ile beslenir. Özellikle porsiyon sınırına yaklaşan ve daha büyük boylarda olanlar, gümüş balığı gibi küçük balıkları ve diğer türlerin yavrularını da menünün en ön sıralarında tutarlar. Canlı hayvancıklar dışında mısır gibi tahıl ürünlerine ve ağaçlardan ya da bitkilerden dökülen tohumlara ilgi gösterdiği bilinmektedir. Bunun sonucu olarak, özellikle sazan oltalarındaki yemleri didiklediğine de çok rastlanır.

Sabahın erken saatlerinde oldukça sığ kıyılara girip yemlenirken, öğle saatlerinde genellikle derin suları ve gölgelikleri tercih eder. Akşam üstüne doğru ise özellikle su yüzeyine yakın seyreder ve sinek benzeri uçar haşereleri avlar.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Dişsiz olan bu balık yemini emerek didiklediğinden sizlere birkaç farklı olta çeşidinden bahsedeceğim, gittiğiniz bölgede eğer balıklar büyük ve diplerde dolaşıyorlarsa o zaman yapacağınız bildiğimiz üçlü iğnenin üç tane ucunu güzelce eğe ile sivriltip 0.40 misinanın ucuna bağladıktan sonra taze ekmek içini elimizde top şeklinde yapalım büyüklüğü ise üçlü iğnemize uygun olup iğnenin uç kısımları dışarıda kalacak şekilde taktıktan sonra balıkların bulunduğu bölgeye atıp bekleyelim, gelen balıklar yukarıda da bahsettiğim gibi yemi emmeye başlar ve bu işlemin sonucunda yemi alabilmek için kafa sallarlar bu durumda kendiliklerinden oltaya takılırlar ve oltanızı sürüklerlerken oltanızı gerdirip yakalandığını anladığınız an yavaşça çekmeye başlayınız. Benim en sevdiğim ise bilhassa bodrumda çok uygulama fırsatı bulduğum olta çeşidi su üzerinde gezinen kefallar için bayağı iyi netice verdi. Sizinde bulunduğunuz bölgede kefallar su üzerinde ise yapacağınız 0.35 misina üzerine 20 ile 30 adet 1251 C 5 numara çelik beyaz iğneleri iki parmak ara ile birbirinin peşi sıra bağladıktan sonra ekmeğinizi avuç büyüklüğünde koparıp yumuşak kısmı dışarıda kalacak şekilde ikiye katlayıp yaptığımız bol iğneli oltamızı iğneleri ekmeğe batırmadan ekmeğin üzerine sarıp fırlattıktan sonra gelen balıklar ekmeği didiklerlerken muhakkak bir taraflarından yakalanacaklardır aman derileri yumuşak olduklarından oltayı yavaş çekmeye bakın. Bazı derin bölgelerde ise dip oltası kullanmanız gereke bilir onun için mantarlı dip oltası tavsiye olur, yem olarak kurt, et parçası veya yine ekmek içi kullanabilirsiniz.

ALABALIK


AV DÖNEMİ : Av yasağı 1 Ekim- 31 Mart arasında olup izin verilen min. Boyu 20 cm dir ve 3 adettir.

TUTULABİLECEK YERLER : Alabalıklar sıcaklığı 10 - 15 derece arası soğuk, berrak ve bol oksijenli sularda yaşarlar.
İç Anadolu’nun yüksek dağlarında, Trakya bölgesinde, Doğu Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesinin dere ve göllerinde. Antalya, Mersin, Muğla gibi sıcak şehirlerin su sıcaklığı 15 derecenin altında olan dağlık bölgelerindeki derelerde bulunur. Ülkemize özgü endemik bir tür olan Abant Alası Abant gölünde, Abant’a yakın göllerde, Yedigöller ve civarındaki derelerde de bulunur.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Alabalık avında kullanılan en favori yem mepps'dir, daha sonra kaşık ve el yapımı böcekler gelir. Alabalık avcıları vazgeçemedikleri yapay yem 1 nolu mepps dir, her yerde her şartta kullanabilirsiniz, 2 no biraz daha ağır olmasından dolayı daha çok gölde kullanılır. 0 numaralı mepssi atmak için çok ince misina ve çok esnek kamış şarttır. Metalik renk üzerine kırmızı noktalı 1 numara algia marka mepss en çok tercih edilendir. Bu yöreden yöreye yem bulma imkân ve fırsatlara göre de değişir Rize’nin köylerinde solucan,su kelebeği “ ufak köpek balığı “da denir dere yatağında taş altında kumdan sarkıtlar oluşturan kurt türü ve yaprak kurtları hata ari ile de tutulabilmektedir. Var gaşkurinenna ğete de tutulur

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Balığa gözükmeden suyun akış yönünün aksine yürüyerek gölgenizi suya düşürmeden teleskop veya 210 santimlik kamış kullanarak avlıya bilirsiniz. Misinanız 0.15 ile 0.30 arasında olup yem olaraktan kurt, solucan ve sinek olacağı gibi tabii olmayan yapma, suni yem ve çeşitli boylarda kaşıkta kullanılır.

SAZAN BALIĞI


AV DÖNEMİ : Sazan balığının avlanma zamanı Arpa hasadının başlaması ile birlikte (Sirkülerde 1 Temmuz) başlar denmekle birlikte Ağustos ayı başlarında avlanmaya gitmek daha doğru olur. Bunun nedenini ise şöyle izah edebiliriz. Ülkemizin coğrafi yapısı güney bölgemizde yumurtasını döken balık iç anadolu bölgesinde daha dökmemiş durumdadır bu durum kuzeye gidilince daha da uzar. Yumurta dökme zamanı yorgun ve aç kalan balık bu zamanlarda oldukça sıkı bir beslenme rejimine girer. Daha sonra bu durum azalarak yok olur. Eylül ve Ekim aylarında kışa hazırlık yapmak için sıkı bir beslenme rejimine girer. Bu zamanlarda yakalanan balıklar daha lezzetli olur. Şu hususta unutulmamalıdır. Kumlu bölgelerin balığı daha lezzetli olur. Dibi çamurlu olan bölgelerde yakalanan balıkların etleri biraz kokar.

TUTULABİLECEK YERLER :

a) Akarsularda
b) Göl veya göletlerde

Akarsularda :Akarsularda genel olarak akıntıya karşı durabileceği yerleri ve kıyıya yakın yerlerde bulunan taş altları veya sazlık araları ile akıntının girdap (anafor) yapıp boşalttığı alanları tercih eder. Bu konu ile ilgili çizimler aşağıda verilmiştir.

Göl ve Göletlerde : Göl veya göletlerde tercih ettiği yerler ise göle akan dere ağzı, sel sularının göle aktığı yerleri, sazlık önleri, kayalıkların suda girinti yaptığı bölgeleri, ağaç kalıntılarının olduğu yerleri ve ağaçlıkların suya gölge yaptığı bölgeleri tercih eder. Bu bölgeler genel olarak genç balıkların tercihi olur yaşlı ve büyük balıklar derinlerde bulunur.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Sazan balığı için kullanılan yemler şunlardır. Solucan, hamur, haşlanmış mısır, düdük makarna (Az haşlanmış), mısır unu, un, şeker, vanilya ve diğer kokular, peynir suyu, balık unu, ayçicek yağı, ayçiçeği küspesi, mısır küspesi, kuru üzüm, civciv yemi, yumurta, soya unu, kedi köpek maması gibi. Burada amaç yemlere koku ve tat vermekten ibarettir.
Bu malzemelerden değişik yem tertipleri üretmek mümkündür.

BOİLİ:
Sazan için en birinci yem.(Özellikle büyük balık için ) Hazırlanması ve alıştırılması eziyetli, ancak verim oranı maksimum. Ama ilk balığınızı alabilmeniz için yemleme şart.
SOLUCAN:
Sazanın dayanamadığı bir yem, bence boili den sonra ilk numara. olumsuz bir tarafı var, küçük sazanlar da bayılıyor. Ufak sazanların dolaşmadığı derinliklere atarsanız, büyük sazan yakalama şansınız artar.
MISIR:
Konserve mısır, kolay iğneden kurtuluyor, ufak sazanlar, kızılkanatlar didikliyor. Koçanından koparılmış taze mısır daha verimli, ama her sezon bulunamıyor. Bir de küllü kart mısır var, daha iri taneli, daha sağlam. Hayvan yemi olarak kullanılan bir kilo iri taneli mısır, iki çorba kaşığı ağaç külü veya iki çay kaşığı karbonatla birlikte kaynatılıyor.(Zarını patlatıp, şişmesi için.) Taze olarak kullanılırsa daha iyi olur.
ET KURDU:
Eti uzun bir süre açık havada beklettiğiniz zaman kutlar oluşuyor. İğneye ucundan öldürmeden 2-3 tane takılırsa balık geliyor. Ama ufak balıklar çabuk atlıyor.
AYÇİÇEK KÜSPESİ:
Kalın bir kibrit kutusu kadar kesilmiş preslenmiş ay çiçek küspesi etrafına serbest halde 6-7 ad.1-1,5 cm.lik köstekler bağlanıyor. İğnelere mısır veya solucan takılırsa verim artabilir. Malzemecilerde hazır olarak satılıyor.
YAYLI OLTA:
Yay biçiminde hazırlanmış çakmak büyüklüğünde tellerin içine koku vermesi amacıyla hamur sıkılıyor. Ay çiçek küspesinde olduğu gibi köstekler takılıyor. İğnelere mısır veya solucan takılıyor.
KENDİR TOHUMU:
Kendir tohumları çok ufak, kaynatınca bile oltaya takılacak kadar olmuyor.
HAMUR:
Ekmek içi, mısır unu, un ile hazırlanıyor. Katkı maddesi olarak vanilya, karabiber, tuz, kakao, bal, zeytin yağı, çiçek yağı, bal, şeker, yumurta, akvaryum balık yemi, ayçiçeği küspe tozu, pekmez, misk-i amber,malzemecilerde satılan özel kokular v.s. kullanılabilir. Ekmek içiyle hazırlanan daha dayanıklı oluyor. Odunlu fırında pişmiş ekmek tercih edilmeli. Matador fırında pişmiş ekmeğin verimi düşük. Hazırlanan hamurların dayanıklı olması için hamuru karıştırırken içine pamuk katılabilir. İğneye takılacak kadar yuvarlak yemler hazırlanıp, 5 dk. sıcak suda pişirilirse uzun süre dağılmadan suda kalıyor.
ÇEKİRGE:
Çekirge yakalayıp takabilirsiniz.
CANLI BALIK ( GÜMÜŞ ):
Sazan irileştikçe vahşileşir. İri sazanların bulunduğu derin sulara atabilirseniz şansınız yüksek olur.
MISIR KÜSPESİ:
Ay çiçek küspesi gibi kullanılır.
MAKARNA:
Hafifçe haşlanmış düdük makarna kullanılıyor.
DANABURNU:
İri sazanlar için geçerli.
KURU ÜZÜM:
İri, siyah üzüm.
İRMİK:
Bulunduğunuz gölün suyuyla ıslatıp macun haline gelene kadar karıştırarak kullanın.
KAŞAR PEYNİRİ:
Küp halinde kesilip takabilirsiniz.
DUT:
Taze dut tercih edin eğer mevsim itibarı ile bulamazsanız kurusuda olur yalnız pekmezde bekletilmiş halde kullanırsanız şansınız kuvvetlenir.
PATATES:
Çiğ veya hafifçe haşlanmış olarak iğneye takabilirsiniz.
HUBUBAT:
(Kuru fasulye, bakla, bezelye,nohut vb.): İyice pişirip hamur halinde kullanabilirsiniz.
TAHIL:
(Buğday, arpa...): Küçük sazanlar bayılıyor. Ama, mısır taktığınız iğnenin ucuna geçirilebilir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

a) Dip oltası ile
b) Şamandıralı oltalar ile

a) Dip oltası : Bu avlanma şekli eğer 3 oltanın üzerine çıkarsa amatör balıkçılık sayılamaz. O nedenledir ki sirkülerde belirtilen ;
" İÇ SULARDA AMATÖR BALIKÇILIK; ÜZERİNDE EN ÇOK 2 İĞNE BULUNAN TEK VEYA BİRER İĞNE BULUNAN 2 OLTA İLE YAPILABİLİR. BUNLARIN DIŞINDAKİ HER TÜRLÜ AVLANMA VASITALARININ KULLANILMASI YASAKTIR. ANCAK KÜSPE İLE SAZAN AVINDA VE EKMEK İLE KEFAL AVINDA BEDENİN AYNI NOKTASINDAN ÇIKAN İKİDEN FAZLA KÖSTEK KULLANILABİLİR. OLTA UCUNA AĞ (TIRIVIRI) V.B. ARAÇLAR TAKILARAK AVCILIK YAPILMASI YASAKTIR "


Küspeli Dip oltası : Piyasadan alınacak olan 2 x 2 veya 4 x 4 cm lik küspeler ortasından matkap vasıtası ile delinir. Bu delikten piyasada bulunabilecek vidalı takıma monte edilir. Üstünden veya altından 3 veya 4 adet iğne bağlanır. İğneler bağlandıktan sonda Bedene 30 - 40 cm sonda bir fırdöndü bağlanır ve diğer ana beden 50 metre veya daha fazla makaraya sarılır. Av yerinde iğnelerin ucuna hamur, mısır, üzüm takılarak atılır. Küspe (mısır - ayçiceği) kokusu ve içerdiği yağ nedeni ile balığı çağırır. Boşluğu alındıktan sonra Kıyıya çakılan ucu çentikli kazığa iliştirilir makara geride bir taşa bağlanır. Kazık ile olta arasına zil takılır balık oltaya geldiği zaman bu zil çalarak ikaz eder. Aynı olta takımı mısır küspesi ile de yapılır. Prensip aynıdır.

Hamurlu Dip Oltası : Piyasada bulunabilen ağırlıkla yay alınır. Küspeli oltada olduğu gibi iğneler ve fırdöndü bağlanır. Hamur (TERTİPLERİ YEMLER BÖLÜMÜNDE VERİLMİŞTİR) bu yayın içine sıkılarak doldurulur, iğneler mısır veya üzüm takılarak bu hamura yapışması sağlanır ve suya atılır. kıyıdaki kazığa bağlanır ve zil takılır.
Boili (Pişirilmiş hamur topları) Dip Oltası : Bu olta türü ülkemizde uygulanmağa yeni başlayan bir av türüdür. Aşağıda verilmiştir. Tek sorun Avrupa da kilo ile satılan yemlerini sizin yapmanızdır. Ancak bu avlanma şeklinde avlanılacak bölgenin çok iyi yemlenmesi gerekmektedir. Yem yapımı bölümünün 8. maddesinde anlatılmıştır.


b) Şamandıralı sistem : Bu sistemde amaç balığın yakalanıp yakalanmadığını görmek için kullanılan dikkat çekici renklere sahip şamandıralardır. Yapımı çok basittir. Elle ve kamışla atılması kolay ve kullanışlıdır. Misinanızı yere sağmadığınız için dolaşmaz balığı kıyıya çekmekte çok kolay olur.

Makinede sarılı 0.35 iyi bir misinaya önce stoper takılır bu suyun derinliğini ayarlamak için en iyi yöntemdir ve atış sırasında size büyük kolaylık sağlar. Stoperden sonra gezer şamandıra ve hemen arkasına gezer kurşun ve fırdöndü takılır. 40 - 50 cm lik ucuna iğne takılı iğne fırdöndüye bağlanır. Suya atılan olta şamandıra ile birlikte suya dalıyorsa su derin demektir bu durumda stoper yukarıya doğru çekilir ta ki şamandıra suda diklemesine durana kadar ayarlama devam eder ucuna mısır, üzüm, hamur, solucan takılır. Burada dikkat edilecek en önemli husus yemin balık önce koku ile çağırılıp daha sonra da görülmesinin sağlanmasıdır. Dibin yosunlu veya bitkili olması yemin görülmesini etkiler.

YAYIN BALIĞI


AV DÖNEMİ : Av dönemleri il olarak değişsede genel olarak yasağı 1 Mart – 1 Temmuz tarihleri arasındadır. İzin verilen minimum boyutu 90 cm olup 1 adete izin verilmektedir.

TUTULABİLECEK YERLER : Yayın balığı genelde dip balığı olduğundan derin göllerde ve nehirlerde bulunur. Ancak küçük göl ve akarsularda da bulunmaktadır. Derin sularda yaşadığı için yaşadığı bölge itibariyle, nehirlerin dirsek tabir ettiğimiz suyun dönemeç yaptığı, akıntının yavaşladığı dibi çamurlu bölgelerde, suya sarkan ağaç diplerinde bulunmaktadır. Yayın genellikle gece yemlenen bir balıktır. Bu yüzden gündüz derin sulara çekilir. Gece ise yemini aramak ve avlanmak için sığ sulara girerler. Yemini nehir içine giren ağaç diplerinde, sazlık tabir ettiğimiz kamış önlerinde ararlar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Yayın balığının iki türlü avı yapılmaktadır. Doğal yem kullanılarak yapılan av ve sunî yem kullanılarak yapılan av. Yayın balığı genelde gece yemlenen ve gece avını arayan bir balık olduğundan geceleri bulunduğu suların sığ bölgelerinde, nehirlerde ise ağaç diplerinde, sazlık önlerinde avını arar . Av zamanı gece geç saatler ve sabahın ilk saatleridir. Etçil bir balık olduğundan tercih ettiği yemler solucan, sülük, kerevit, kurbağa, canlık balık, kara ciğer, dalak, işkembe, su fareleri ve hatta su kuşlarıyla beslenmektedir. Kısacası yayın balığı obur bir balıktır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

a) Dip Oltası

Bu olta türünde balığın büyüklüğünü göz önünde tutulmalı, kalın misina veya dakron tabir ettiğimiz örme ip misinalar kullanılmalıdır. Misina kalınlığı genelde 0.70 mm den 1.5 mm kalınlığında olmalıdır. Fakat 0.70 mm ve 1.5 mm lik misinalar çoğunlukla bırakma oltalarda kullanılır. Eğer kamış olta kullanıyor iseniz makinenize saracağınız misina kalınlığı 0.45 - 0.50 mm olmalıdır. Kullanılan kamışlar ise sağlam atarı 100-200 Gr. olmalı, boyları ise tutulacak bölgeye göre değişiklik gösterse de 3 Metre ile 4 metre arasında olmalıdır. El oltası çok basit olup ana misinadan sonra bir fırdöndü kullanılmalı, fırdöndü balığın büyüklüğüne göre sağlam olmalıdır. Beden ile dip kurşunu arası köstek boyu ve köstek sayısına göre ayarlanmalıdır. Genelde köstek sayısı bölge suyunun durumuna göre 2 veya 3 adet olabilir. Köstekler yine balığın tutulacağı suyun durumuna göre köstek boyu 15-30 cm. arasında tutulmalıdır. Çünkü genelde nehir ve akarsu dipleri ağaç kökleri ve sazlık olduğundan köstek uzunluğu kısa tutulmalı ve hatta dip oltası uzun bir ağaç dalı kullanılarak derinliğe göre olta askıda kalacak şekilde olmalıdır. Dip oltası genelde dibi temiz göl ve akarsularda uygulanır. Yem olarak solucan, sülük, canlı veya ölü küçük balık, karaciğer, dalak ve işkembe kullanılmalıdır. Eğer yem olarak kurbağa veya su faresi kullanılıyor ise yem suya değecek şekilde bırakılmalıdır.

b) Şamandıralı Olta

Bu olta tipinde balığın bulunduğu bölgeye ve derinliğe göre yemin belli bir derinlikte tutulmasını sağlamak amacıyla şamandıra kullanılır. Kullanılacak olan şamandıra genelde yumurta şeklinde olmalıdır. Fakat şamandıralı sistemde suyun derinliğine göre derinlik ayarlaması yapılabileceğinden şamandıra gezer tip olmalıdır. Ana misina dan sonra şamandıra takılıp şamandıranın kaldırabileceği ölçüde gezer kurşun köstek ile kurşun arasında fırdöndü kullanılmalıdır.
İğne olarak Mustad 2300 serisi uzun pala 5 - 9 numaralı iğneler kullanılmalıdır. Her iki olta türünde de kullanılacak olan iğne balığın büyüklüğü göz önünde tutularak sağlam iğne tercih edilmelidir. Yem olarak solucan kullanılıyor ise iğne büyüklüğüne göre yaklaşık 4 - 5 - 6 adet solucan takılmalıdır. 

ÇAPAK BALIĞI


AV DÖNEMİ : Üreme zamanları Nisan ve Haziran arasındaki zamanda iki hafta sürer. Bu süreler arasında avlanmasına bir yasak olmamasına rağmen bilinçli birer balıkçı olarak bu sürelerde avlanmasına mani olmalıyız.

TUTULABİLECEK YERLER : Türkiye'de Batı Karadeniz, Marmara ve Ege bölgelerinin tatlısularında bulunur.
Çapak balıkları genelde ırmakların çok yavaş akan kısımlarında ve göllerde bulunur. Suyun dibindeki besinli çamurun yakınında küçük sürüler oluşturarak yaşarlar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Çapak balığın dudaklarını dışarıya kıvırabilme kabiliyeti ona sivrisinek kurtçukları, çamur solucanları, midyeler ve sülükler gibi su hayvanlarını daha rahat ayıklıyabilmesi için faydalıdır. Bazen su bitkileri ve plankton'dan da beslenirler. Yerini bulmakta fazla güçlük çekmezsiniz çünkü genelde dip çamurunu karıştırarak yemlendiğinden bulunduğu bölgede su bulanık ve hava kabarcıkları ile dolu olur. Obur bir balık olduğundan her şeyi yediği bilinse de sizin yem olarak solucan ve hamur kullanmanız daha iyi av yapmanıza imkan verecektir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Yemi önce emer, tadar ve sonra kaptığı için olta ilk harekette çekilmeyip iğneyi yutması için sabırla beklemeli çapak için kullanacağınız olta ise 0.40 misina, 4/0 çelik iğne ve gölde iseniz şamandıra derin sular için ise ağırlık kullanılır. Dip oltasında ağırlığın üzerinden 50 santimetrelik bir köstek bağlanmalı.

TATLI SU LEVREĞİ



AV DÖNEMİ : Sazan ve levrek’in yumurtlama dönemi olan 15 Nisan – 15 Haziran tarihleri arasında, olta veya diğer balık avı malzemeleriyle yapılan balık avı yasaklanmıştır.

TUTULABİLECEK YERLER : Tatlı su levreği için çok iyi gözlem yapmak gerekir.Küçük balık sürülerinin bulunduğu alanlar genellikle sürülerinde bulunduğu alanlardır.Bu yüzden balığı derinlerde aramanıza gerek yoktur.Fakat bu işin püf noktası taşlık alanlardır.Şayet levreğin bulunduğunu bildiğiniz bir göldeyseniz o zaman bakmanız gereken ilk yer dibi veya kenarı taş dökümü olan yerlerdir. Buna en güzel örnek Büyükçemece gölünün sonundaki köprünün ayakları ve Terkos gölünün su dağıtım kanalının başladığı noktalardır.Bu tip bölgelerde yavru balık görmesiniz dahi muhtemelen kaya balığı potansiyelini görmezden gelmeyin.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Tatlı su levreğini hem sahte balıkla hemde canlı balıkla ve hatta solucanla dahi yakalayabilirsiniz.Büyük boyda olanların genel hedefi daha çok canlı balık ve sahte yemler olacağından önceliğinizi bu av şekline vermenizi öneriyorum.Tatlı su levreği aktif bir balıktır ve gruplar halinde gezerler.Genellikle günün belli zamanlarında av amaçlı dolaştıkları için bir sürüye denk gelirseniz hayatınızın avını yapmanız olasıdır.Tabi 1 karıştan küçük boyları bırakmanız daha sonraki zamanlarda aynı yerde av yapmanız için geçerli bir neden olacaktır.
Sahte balık seçimi piyasada tatlı su levreği için kullanabileceğiniz pek fazla seçenek olmadığı için kısıtlıdır.Fakat resimde göreceğiniz mini shad gibi 3-5 cm arası sahte balıklar iyi bir seçim olabilir.Ben avlanırken genellikle bu boy ve renk tercih ediyorum ve sizlerede bunu tavsiye ediyorum.Diğer sahte yem alternatifi ise mepps kaşıkların özellikle fosfor yeşili kaplaması olan thunder bug veya benzeri olabilir.
            Bu balığı avlarken özellikle canlı balık kullandığınızda verimsiz geçebilecek bir avı verimli hale getirebilirsiniz.Her ne kadar canlı yem temin etmek zor olsada sinek iğne ve ufak ekmek parçaları kullanarak küçük yem balıkları yakalamanız mümkün.İlk yakalayacağınız balığı yine resimde göreceğiniz ve hazırlayacağınız bir şamandıralı takıma 3 lü küçük boy iğneye bağladıktan sonra yem balığı avlamaya devam edebilirsiniz.Solucan ile avda ise şamandıraya bağlanacak yem 6-7 numara tek iğne kulalnılmalıdır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Sahte balık ile ilgili bilgiyi yukarıda vermiştik, yani esas konumuz canlı yem ile nasıl av yapacağınız.Canlı yeminizi dip oltası ilede kullanabilirsiniz ancak ben tavsiye etmiyorum.Onun yerine orta boya şamandıraya 0,20 mm misina ve solucan için 6-7 numara kahverengi iğne, canlı balık için ise yine 6-7 numara 3 lü iğneyi bağlayarak takımınızı hazırlayabilirsiniz. Solucan iğneye sadece halkasından takılmalıdır.
            Canlı yavru balık ise sırt yüzgecinden oltaya takılır ve balığı şoka sokmayacak şekilde yavaşça ileri bırakılır.Küçük şamandıra kullanırsanız balık oltayı gezdirecektir.Bu yüzden küçük şamandıra kullanmaktan kaçının.

İpuçları :
* Canlı balık ile avlanırken turna olasılığı göz ardı etmeyin.
* Tatlı su levreğinin sırt yüzgeçleri silah gibidir ve tehdit anında yelken gibi açılır.Bu yüzden sudan çıkarttıktan sonra dikkatlice kavrayın.
* Canlı balığı arada dinlendirin.
* Sahte balıklar için renk seçimini genel olarak fosforlu renklerden yana kullanın.

TURNA BALIĞI


AV DÖNEMİ : Turna balığının üreme dönemi karlar eridikten hemen sonra başlar ve Mayıs ayında sona erer. Doğal olarak bu dönemde turna balığının avlanması yasaktır.

TUTULABİLECEK YERLER :

ASARTEPE BARAJI : ANKARA / AYAŞ
ANKARAYA UZAKLIĞI 70 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-İn balığı-Kefal-Turna

ÇAMLIDERE BARAJI : ANKARA / ÇAMLIDERE
BULUNAN BALIK TÜRLERİ A.Sazan-Kefal- Turna

AKYAR BARAJI : ANKARA / KIZILCAHAMAM
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Kefal-Levrek-Bekir-Turna-Gümüş

EĞREKKAYA BARAJI :ANKARA / K.HAMAM
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan- Levrek - Karabalık- Kefal-Turna

KESİKKÖPRÜ BARAJI : ANKARA - BALA / K.KALE - ÇELEBİ
ANKARAYA UZAKLIĞI 125 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Turna-Alabalık-Sudak-Yayın Balığı-Kefal-Kadife
Gümüş-Kerevit

KURTBOĞAZI BARAJI : ANKARA / KAZAN
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Kefal-Turna-Levrek –Gümüş

BAYINDIR BARAJI : ANKARA / KAYAŞ
ANKARAYA UZAKLIĞI 12 KM
BULUNAN BALIK TÜRLERİ A.Sazan -Sudak-Kadife

DİKİLİTAŞ GÖLETİ : ANKARA / GÖLBAŞI/HAYMANA
ANKARAYA UZAKLIĞI 55 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Turna

MOGAN GÖLÜ : ANKARA / GÖLBAŞI
ANKARAYA UZAKLIĞI 20 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Yayın-Kadife-Turna-Yemlik Gümüş balığı

Buradakiler benim bildiğim ve gördüğüm yerler. Genel olarak yaşadıkları yerler hakkında şunları yazabilirim.
Turna balıkları Avrupa, Kuzey Amerika ve kısmen Asya'da bulunur. Bol su bitkileri bulunan ama temiz sularda yaşamayı tercih eder. Türkiye'nin özellikle kuzeyinde ve büyük ırmakların İç Anadolu'ya düşen kesimlerinde ve iç Anadolu'da da bulunur. Kuzey turna balığı (Esox lucius) 1,5 metre uzunluğa ve 35-40 kilo ağırlığa kadar varabilir, ama bu büyüklüktekilere rastlamak nadirdir.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Turna genellikle hareketli her şeye saldırır. Ancak hava koşullarına, suyun berraklığına göre bazen yem seçtiğide olur. Turna için en ideal yem SASİDİR. Sasiden sonra Mepss gelir.Eğer takım çantanızda bu iki yemden çeşidiniz varsa başka yeme ihtiyaçınız yoktur. İdeal mepss ler söğüt yaprağı şeklinde yüzeyi balık sırtı beyaz holigram kağıtlı olanlar ve Yüzey kırmızı noktalı renkte olanlardır. ( özelikle comet 4 numara) Mepss seçerken 3 no'dan başlayıp 5 no'ya kadar olanlardan yanınızda bulundurun. 5 nolu olanı otun az olduğu derin yerlerde kullanırken 3 numarayı derinliğin az olduğu otlu bölgelerde 4 numarayı ikisinin ortası yerlerde kullanırsınız. 5 no fiyatının pahalı, ağırlığının fazla olması sizin için tercih nedeni olmasın. Bunlarla avlanabileceğiniz yerler yurdumuzda fazla yok, olta kutunuzda en fazla iki tane bulundurun. 4 ve 3 no lar bizim avlaklar için ideal dir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Bu avda takım ve teknik çok önemlidir. Kamış seçimi iki şekilde belirlenir. Tekneden avlanıldığında kısa (160-180 cm), kıyıdan avlanıldığında ise uzun (240-300cm) ve sağlam kamışlar kullanılmalıdır. Sasi veya kaşıkla yapılacak avda fazla hareket edileceğinden mümkün olduğunca hafif kamış ve makine kullanılmalıdır. Makine güçlü, 100 metre, 0.25 mm misinanın sarılabileceği özellikte olmalıdır.. Ben kendi adıma sararken ses çıkarmayan ve debriyajı olan makinaları tercih ederim. Çok büyük balıkların bulunmadığı sularda 0.25-0.28 mm kaliteli misinalar kullanılmalıdır. İri bir balık yakaladığınızda ancak debriyaj vasıtasıyla onu yavaş yavaş yorarak yakalayabilirsiniz. Turna avcılığının en zevklisi ve ustalık isteyeni, sahte yemle yapılan avdır

SARDALYA BALIĞI


AV DÖNEM : Sardalya balığı Nisan ayında yumurtlamaya başlar ve Temmuz ayına kadar üreme dönemleridir.

TUTULABİLECEK YERLER : Eylülden itibaren inişine (Katavasya) başlar ve Çanakkale Boğazı yoluyla Akdeniz’e kadar gider ve orada uzun süre kalır. Sardalya nisanda yumurtlar. Mayısta çıkışa (Anavasya) başlar; Akdeniz’den Marmara’ya geçer ve İstanbul Boğazı’na kadar çıkar, ancak Boğaz çıkışındaki Karadeniz Feneri’nden daha ileriye gitmez. Genel olarak su yüzeyinde bulunur; ancak şiddetli fırtınalar süresince, büyükleri de dahil hiçbir balık derin sularda ve açık denizlerde barınamaz; sardalya havalar soğuyunca veya çok ısınınca Karadeniz’i terk eder; bu denizde Hiçbir zaman sardalya avlanmamıştır.

SARDALYA YAKALAMA YÖNTEMİ : Sardalya en çok dalyanlarda ve sardalya Şıplarıyla tutulur; ayrıca ağları sardalya için özel Üretilmiş manyatlarla; ateş ağı denilen sardalya ağlarıyla ve küçük sandallarda kullanılan kurtina ağı ile de bol miktarda sardalya avlanır.
Sardalya hazirandan itibaren yağlanmaya başlar; av mevsiminin hazirandan ağustos sonuna kadar uzamasının nedeni budur. Bu zaman aralığında bol miktarda avlanır; bu avlama genellikle, gerek Karadeniz girişinde gerek Marmara Adası kıyılarında veya körfezlerinde ateş kayığı denilen büyük kayıklarla yapılır.
Ateş yakarak sardalya avlamak için iki kayık gereklidir. Biri büyük olup 3 veya 4 çiftedir ve ismi ağ kayığıdır. İkincisi iki çift küreği olup ateş kayığı diye adlandırılır; çünkü kıçında ateş yakılır. Ay ışığı olmayan gecelerde sardalyalar fosforlanırlar. Bu fosforlanma derin suda görülmez; fakat suyun üst bölümlerinde çok iyi görülür; bu nedenle balıkçılar kolaylıkla balıkların bulunduğu yerleri keşfedebilirler.
Ağları taşıyan büyük kayık, balıkların kümelendiği yere yaklaşarak müsait bir zamanda ağlarını atar; ateş kayığının mangalında ateş yakılır ve kayık ağın üstünde bir köşeden diğer köşeye gidip gelmeye başlar. Işığı takip etmek gibi bir davranış biçimi olan sardalyalar küçük kayığın üstlerinden her geçişinde ağlara dolarlar. Balıkların fosforlanmasının yoğunluğuna bakarak, reis yeterli miktarda balık avlandığına karar verince , ağ hemen kayığa alınır, silkelenip içindekilerin hepsi kayığa boşaltılır. Sonra yer değiştirerek ava devam edilir.
Daha önce de söylediğimiz gibi, sardalya avlamak için, küçük bir ağla donatılmış kurtina denilen iki çift kürekli bir kayık da kullanılabilir. Kayık ağını denize attığı zaman, bir ışık kaynağı balıkları bu ağa çeker.
Bazen gündüz de manyat ağı yardımıyla sardalya avlanır. Manyatla avlanan sardalyalar daha büyük olup, daha kıymetlidir.
Sardalyanın boyu avlanılan yere ve mevsime göre değişir; bu av için kullanılan ağların düğümlerinin büyüklüğü hayvanın başıyla orantılı olmalıdır. Eğer öyle olmazsa, avlanma kesinlikle mümkün olmaz.
İstanbul Balıkhanesinde yıllık olarak 300.000 kilo civarında sardalya satılır. Yarısı tuzlanır, yansı taze olarak tüketilir. Zayıf sardalyalardan yapılan tuzlamalar çok kuru ve tuzlu olduğundan, yeterli yağlılıkta olmayan sardalyaları tuzlamaktan sakınmalıdır. Ağustostan itibaren avlanan sardalyalar çok yağlıdır; solungaçları da bağırsakları da çıkarılmadan, bir sıra balık, bir sıra tuz olarak fıçılara konulur. Tuz miktarı, balık ağırlığının %25’ini geçmemelidir, Sardalyalar ne kadar tazeyse o kadar mükemmel bir tuzlu balık elde edilir.
Haliç’te avlanan sardalyaların midelerinde çamur olduğundan tuzlamaya uygun değillerdir
Fıçıya konulduktan iki veya üç ay sonra, sardalyalar yenecek kıvama gelir. Daha fazla süre geçince aroması ve lezzeti artar; ama belli bir süreden sonra da çok tuzlu olurlar. Onun için tuzlu sardalyayı en uygun zamanında tüketmek gerekir.

USKUMRU BALIĞI


AV DÖNEMİ : Uskumrunun av yasağı dönemi 15 nisan ile 31 ağustos tarihleri arasında uygulanmaktadır. Bu tarihler arasında tezgahlarda taze uskumru görseniz bile almamanızı tavsiye ediyorum. Unutmayalım ki bu zamana kadar balıkçılık yapıldığı gibi bu zamandan sonra da devam edecek bir meslektir.

TUTULABİLECEK YERLER : Bu balık yaz aylarını Karadenizde av yasağı döneminde gönlünce geçirmektedir. Ekim ayından sonra Marmara Denizine geçer ve kış aylarını burada üreyerek geçirir. Uskumru bir göç balığı olduğu için Çanakkaleden Egeye ve buradan Akdenize geçer.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Uskumru çaparisinin beden ve köstek kalınlıkları balığın derin, orta ve sığ sularda bulunmasına göre değişir. İskandil ağırlıkları da bu durumlara göre farklıdır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Balık derin sularda bol miktarda bulunuyorsa bedenin misina kalınlığı 0.40 numaradır. Köstekler 0.35 numara, boyları 13 cm.’dir. İskandil ağırlığı sulara göre 300- 400 gr.’dır. Kullananın ustalığına göre yirmi beş-kırk beş arasında köstek bağlanır. İğneler 2-3 no.’dur. Kösteklere hindi kuyruğu veya tüyünden 4 mm.’ lik parçalar bağlanır. Balık daha sığ sulara girmiş ve seyrekse daha ince takım kullanılır. Bu durumda beden 0.30 no., köstekler ise 0.25 no. misinadan yapılır. Takıma yirmi-yirmi beş adet köstek takılır. Uzunlukları 15-16 cm. olarak hazırlanır. Bu takımlarda 3 no. iğne kullanılır. Kırçıllı veya siyah tüyler ise yine hindi kuyruğu veya kanadından sağlanır. Kaz tüyünden veya kınayla boyanmışlarından da istifade edilir. İskandil ağırlıkları 180-240 gr. arasına düşer. Misina şeffaf olursa daha verimli av elde edilir. Çapari ile uskumru avı sandal veya motorlu tekneyle yapılır. Amatör balıkçılar için teknede iki kişinin bulunması, birinin kürek tutarken veya motoru kullanırken, diğerinin çapariyi kullanması, daha rahat bir av yapılmasını sağlar. Kürekteki veya yedekteki kişi aynı zamanda balıkları oltadan kurtarmak için arkadaşına yardım eder. Tecrübeli ve çapariyi kullanmaya alışkın kişilerin ise hem kürek tutup hem de çapariyle av yapabilmeleri mümkündür.

Av mahalline gelindiğinde takım denize 7-8 kulaçta bir yoklana yoklana indirilir. Balığı aramak için olta bir aşağı indirilip, bir yukarı çekmek suretiyle hareket ettirilir. Uskumru balığı çapariye atladığı zaman oltada aniden bir boşluk olur. Bunun sebebi de çapariye takılan balıkların birden yukarıya doğru yüzmeleridir. 0 anda boşluk alınmazsa balıklar çapariyi karıştırabilirler. 1-2 kulaç yukarı alınan çaparinin iyice dolduğundan emin olduktan sonra hiç kalama (boşluk) vermeden olta sandala çekilir. Balıklar takıldıkları iğnelerden kurtarılıp livara atıldıktan sonra çaparinin köstekleri düzeltilir ve yine aynı işleme devam edilir. Av sırasında balık, örneğin 11 kulaçta bulunduysa o kulaçta elimizde tuttuğumuz misinaya bir işaret koymakta fayda vardır. Bu hemen çözülebilecek ve sık olmayan bir düğüm veya küçük kırmızı bir ibrişim parçası olabilir. Balıklar genellikle aynı kulaçta bulundukları için oltayı bir sonraki koyverişte yine aynı yerde çapariye atlayacaklardır. Bu suretle vakit kaybetmeden daha verimli av elde edilir.

KALKAN BALIĞI


AV DÖNEMİ : Kalkan balığı her zaman avlanabilsede, yumurtlama dönemi olan Şubat başı ila Mayıs sonu arasında avlanılmasına göz yumamayız. Hem kendimiz bilinçlenelim hemde av konusunda çevremizdekileri bilinçlendirelim.

TUTULABİLECEK YERLER : Dibi kum olan suları sever. Dolayısıyla Kalkan avı için en verimli avlaklar, dip yapısı kum olan plajlar ve kumsallardır.

Ayrıca denizin biraz dalgalı olması, yemin dipte hareket ederek daha farkedilebiri olması açısından faydalıdır.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Kalkan avında Akyem adı verilen, İstavrit, Sardalye, İzmarit, Hamsi, Kolyoz, Uskumru, Zargana gibi balıklardan elde edilen yemler kullanılır. Bunların arasında, çok bulunabilirliği ve etinin sert olmasıyla iğneden düşme ihtimalinin zayıf olmasının yanı sıra, verimliliği ile de istavrit bir adım öne çıkar.

Yemlerimizi iğnemize takarken, fileto halinde takabileceğimiz gibi, balığı enlemesine 2-3’er santimlik dilimlere ayırıp, döner şeklinde de takabiliriz. Kalkan balığının ağzı çok fazla açılabilir ve yemi bir seferde yutar.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Daha önce de bahsettiğimiz gibi, kalkanın bir dip balığı olması itibariyle, kalkan avında, klasik üçlü dip takımının yanı sıra, kalkan avı için üretilmiş, yemi mümkün olduğunca dibe yaklaştırmaya yarayan, özel aparatlar kullanılır.

Kalkan, kendini gömdüğü kumda beklerken, dipte ve dibin hemen 15-20 cm üzerindeki avlara saldırır. Yani kullandığımız takımda yemlerimiz, bu civarlarda, mümkün olduğunca dibe yakın olmalıdır.

Ayrıca her ne kadar kalkan mücadeleci bir balık olmasa da, yakalandığını anladığında kendini iyice kuma gömer ve vakumlar. Bu sebeple kalkanı olduğu yerden kaldırmak bir hayli güçtür. Dolayısıyla kullanacağımız misina ve iğneler, aşağıda da belirteceğim gibi, mümkün olduğunca sağlam olmalıdır.

KOLYOZ BALIĞI


AV DÖNEMİ : Kolyon balığının av dönemi deniz balıklarının genelinde olduğu gibi 1 Nisan- 1 Temmuz tarihleri arasında yasaktır.

TUTULABİLECEK YERLER : Yurdumuzun tüm sularında bulunur. Kolyoz ülkemizde yaz aylarında Karadeniz'e doğru kısa çıkışlar yaparken ve kış aylarında dönüşte hem ticari hem amatör balıkçılara gün boyu av verir Bunun dışında gündüzleri genelde dibe yakın gezerken geceleri açık sulara çıkarak yemlenir İniş çıkış zamanları dışında en çok sabah güneş doğumu akşam güneş batımı saatlerinde iyi av verir Bazı hallerde girdiği koylarda batıklar çevresinde kısa süreli yatak yaptığı olur, bu durumlarda amatörler bol miktarda yakalayabilir Kışları derinlere çekilerek pek aktif olmayan bir yaşam sürer.

KULLANILABİLECEK YEMLER VE OLTA TAKIMLARI :

ZOKA İLE USKUMRU-KOLYOZ AVI :

Öncelikle ilk belirtmek istediğim zoka ile avcılıkta tercihe göre zoka ve fırdöndü dışında ilave bir aparata (kurşun vs..) ihtiyacınız yoktur.

Zokalar çeşitli boy ve şekillerde olsa da, güvenilir av marketlerden uskumru zokası istediğiniz zaman size uygun olanını verirler. Genelde kullanılan zokayı söyleyeyim. İğne bölümü beyaz renk olacak. (Muhtelif çipura zokalarındaki gibi siyah değil). Hatta bu beyaz renk metal, dış görünüş itibari ile galvanizli gibi görünür. İğne ağız açıklığı (U kıvrımı) bizim klasik çipura zokaları ya da standart 496 serisi kadar geniş değildir. Biraz daha dardır. Büyüklük olarak normal uzun palalı bir iğne ile karşılaştırılırsa aşağı yukarı 2 ölçü iğne ebatındadır. Bölgedeki balık biraz daha küçükse ya da büyükse bir boy küçüğü ya da duruma göre büyüğü (1-3 arası) tercih edilebilir. Zoka tipi pirçol dediğimiz türdendir. Kendinden kurşunu iri ve uzun değil küçüktür. (Farklı tip de zokaların da kullanıldığını gördüm) Şimdi zokalı takım nasıl hazırlanır. Öncelikle her atımda tek bir balığı çekeceğiniz göz önüne alındığında ve çekeceğiniz uskumru ya da kolyozun çok olsa en fazla 400-500 gr. olacağı varsayıldığından takım bu ağırlıkta balığın çekerine uygun minimum incelikte olmalıdır. Yalnız bu arada balığın oldukça mücadeleci olduğu da göz önüne alınmalıdır. Tavsiyem bu iş için kaliteli sağlam 0,25 civarı bir beden misinası kullanmanız yeterli olacaktır. Daha avcı olsun diyenler riski göze alarak 0,20 de deneyebilirler. Şimdi beden misinasını zokaya bağlayacağız. (Bu iş için zokanın ağzına dikkatlice sıkıştırmak koşulu ile klasik fırdöndü düğümünü kullanabilirsiniz) Bundan sonra benim tercihim, bu ağırlıkta balığı çeker, zokanın vaktinden önce dibe inmesine sebebiyet vermeyecek hafiflikte, balığı ürkütmeyecek küçük bir fırdöndü kullanmak.(Zira öyle çekiyor öyle dönüyor ki yakalandığı zaman olta misinasının karışma ihtimali doğuyor) Ancak zoka ile fırdöndü arasında klasik takımlardan farklı olarak en az 2-2,5 kulaç mesafe vermelisiniz. Bu arada hiç fırdöndü kullanmayan arkadaşlara da rast geldim söylemeyelim.Fırdöndüden sonrası (ana olta ipi) aynı boy misina da olabilir, bir boy kalını da. (0,25-0,30 gibi)

Zokaya yem olarak, taze hamsi ya da bulabilirseniz küçük sardalye takıyoruz. Burada da 2 yöntem mevcut. Birincisi, yemi lokma şeklinde;

(balığı bütün olarak boyundan diklemesine eşit parçalara [parçalar ne çok küçük ne çok büyük olacak, takribi 2,5-3 cm arası yeterli] bölüp kesiyoruz (kafayı kullanmayın mazmoz yapın ama kuyruk kısmında kuyruğu da kesip atmayın son lokmayı kuyruklu kullanın bu arada) ve kesilen lokmaları, dikiş metodu ile önce iğneyi bir tarafından saplayıp çıkarıp, döndürüp diğer tarafından da iğne keskin ucu hafif çıkacak şekilde takıyoruz.

İkincisi ise kafayı ve kuyruğu kesip atıp, ortadan ikili fileto çıkarıp, bu filetoları uygun ebatta kesip, parlak tarafları dışa gelecek şekilde yine dikiş diyeceğim yöntemle (2-3 kez batıralım) zokaya takıyoruz.

Yemi taktıktan sonra, balığın av verdiği derinliği ilk bir kaç tecrübeyle ölçmek koşulu ile çok değil 10-15 kulaç kadar açıyoruz ve yemli zokamızı kolumuzun yettiği güçle ileri fırlatıyoruz. Şimdi zoka kendi kurşunu ile salına salına yavaşça dibe inmeye başlayacak, bu arada balılar iştahlı ise daha ilk üç dört kulaçta yeme saldırır, olmuyorsa sabırlı olun ve bekleyin. Bırakın zokanız yavaş yavaş insin. İndiği son noktada yine bir süre bekleyin, olmuyorsa misinayı hafif yukarı kasıp bırakmalarla alttaki zokayı hareketlendirin ve balığı kıskandırın. Bir süre daha bekleyin, olmuyorsa takımı toplayıp, yine atın. Gerekirse yemi bir süre sonra yenileyin. Yakalandığı an usulce tekneye alın, çok aceleci davranmayın.

ÇAPARİ İLE AV

Aslında bu yöntem, ideal olarak İstanbul boğazı gibi akıntılı sularda tekneyi sabitlemeyip, gezintiye bırakarak uygulansa da sabit teknelerde de uygulanmaması için hiçbir neden yok. Zira ben bugüne kadar yakaladığım uskumru-kolyozları genelde demirli tekne ile yakaladım. Ve hep bu işi İzmir sularında yaptım, zira daha boğazda olta atmışlığım yoktur.

Nasıl çapari, hangi çapari:

Bu konuda maalesef, yanlış yönlendirme korkusu ile arkadaşlara kesin bir tavsiyede bulunamayacağım. Sadece kendi gözlemlerimi aktaracağım. Ama öncelikle şunu söyleyeyim, takım çantamdan hiçbir zaman çapari eksik etmeyen biri olarak (kıyıdan gittiğim zamanlar hariç) bugüne kadar piyasada bol bulunan hazır markalı yapay tüylü, pakette görünüş olarak çok istek uyandırıcı ama sentetik olduğu her halinden belli çapari kullanmadım, tercih etmedim. Hep doğal tüylüleri tercih ettim.Bilemiyorum, belki de aksi geçerlidir. Aldığım ilk çapari, yıllar önce onca balık marketi gezip burun kıvırdıktan sonra, şimdi nerede olduğunu bilemediğim İzmir- Konak'taki yaşlı bir ustanın sattığı çapari idi. (Bilenler bilir, Mustafa Fahri amcadan bahsetmiyorum (keza ondan da epeydir haber yok, son olarak hasta olduğunu duymuştum), benim bahsettiğim ihtiyar amca, Konak'ta o zaman da şimdi de özel otopark olarak kullanılan, şimdiki İz-Su binasının arkasındaki arsada köşede küçük kulübesi olan ve olta malzemeleri satan bir amca idi. Çapari 10 iğneli doğal siyah tüylü (ama yekpare siyah değil, kırçıl tabir edeceğim siyah-beyaz karışım), kırmızı ibrişimli bir takımdı. İğne boyu yaklaşık 3 ölçü civarında ve köstek araları, uzun olmayan bir takımdı. Bu takımla yıllar önce pelikan bankı mevkiinde tek çekimde 8 balık rekoru (kendimce) kırmışlığım vardır. O zamanlar bu takımdan bol miktarda alıp uzun süre kullandım. Sonraki tercihlerim ise hep benzerlerini aramakla geçti, ama buldum da. Ancak duruma göre bu süre zarfında uskumru avında benim çapari yeterince iş yapmazken saf beyaz tüylü takımların iş yaptığını da tanık oldum. Keza simlilerin de. Balık bu, ne yapacağı belli olmuyor, havanın, suyun, ışığın durumuna göre huy değiştirebiliyor. Çapari takımı diğer malzemelere göre çok da pahalı değildir, hatta ucuz da sayılabilir. Bu nedenle tavsiyem farklı renk kombinasyonlarında en az 3 takımı çantanızda bulundurunuz. Bir de çapari takımına ne kadar iyi bakarsanız bakın çabuk yıpranır. Tüyler bir süre sonra tuzlu suyun verdiği etkiyle keçeleşir, iş göremez hale gelir. Bu safhada takımı mutlaka yenileyin.

Çapariye hangi Kurşun:

Aslında mümkün olan en ağır kurşun. Ben hiç 150.gr. dan aşağısını kullanmadım. Hatta, zaman zaman kolumun gücü dahilinde 300. grama kadar çıktığım oldu. Bunun en basit nedeni şu; eğer av bölgenizdeki balıklar iriyse ve şansınız da varsa bir kerede 4 ya da 5 den fazla balık takımınıza takılırsa, takımı öyle bir döndürür ve karıştırırlar ki, bazen takım mahvolur ve atmak zorunda kalırsınız. Kurşunun ağırlığı, bedeni aşağı çekerek, bu karışmayı önlemeye yarar. Ama çok ağır kurşun da sizi vaktinden önce yorabilir. Tercih size kalmış.


Nasıl Uygulanacak :
Aslında ideali balığın olduğu bölgede gezer tekne ile uygulanan yöntem. Ama dediğim gibi bu yöntemi hiç uygulama şansım olmadı, yine de buna rağmen demirli tekne ile eğer balık bolsa başarılı avlar gerçekleştirdim diyebilirim. Balık bolsa diyorum, çünkü balık yeterli bollukta ya da iştah da değilse çapari avından yeterli verimi alamazsınız. Hemen yöntem değiştirip zokaya geçiniz. Zira bu iş biraz da sabır ve deneme yanılma yöntemi. Bir de eskiler bazen, eğer yeterli verimi alamıyorsanız çapari takımının bir ya da iki iğnesine kokusuyla balığı cezbetsin diye yem takın derler. Denemedim değil, denedim, ama kesin yargıya varacak sonuç alamadığım için bu konuyu sadece sizin merakınıza bırakıyorum.

Peki ne yapıyoruz?
Çapari tekneden atılıp beklenecek bir yöntem değil. Yorucu ve sabır isteyen bir yöntem. Bu nedenle ben hep sportif bulmuşumdur. Zira bu yöntemle sıkı geçirdiğiniz günün ertesi günü eğer hamlık varsa sanki şnav çekmiş gibi kollarınızda tatlı bir yorgunluk duyabilirsiniz. Önce hedef balığımız uskumru-kolyoz, çok da dibe inmediği (yüzey/orta su balığı olduğu) için, deneyerek, balığın en verimli olduğu derinliği buluyoruz. Başlangıçta çapari takımını, teknemizin bulunduğu mevkiinin derinliğine göre değişse de ilk önce 12-15 metre civarına hızla tartmadan indiriyoruz. Dikkat edin bazen inerken bir anda kurşunun ağırlığı kaybolur, işte bu anda en az bir balık takılmıştır, bu durumda biraz riski göze alarak, hemen misina ipini frenleyip, hafif salınmalarla aşağı yukarı takıma hareket veriyoruz ki meraklı başka misafirler varsa onları da toplayalım (ama bu işi süre olarak çok abartmayalım, her zaman yakalanan bir balık, kaçan 10 balıktan daha iyidir). Bu safhada başka misafirler de gelmişse elbette usul usul takımı yukarı çekiyoruz. İnerken bir hareket olmadı diyelim, indiğimiz derinlikte yine bir süre balığı kıskandırmak için takımı aşağı yukarı hareketlendiriyoruz. Olmadı normal hızda yukarı çekmeye başlıyoruz, birkaç kez bunu yaptıktan sonra hala bir sonuç yoksa, bu kez yukarı çekerken belli mesafelerde durup, takımı aşağı yukarı tartıyoruz. Yine de sonuç alamadıysak, bu kez teknemizin bulunduğu derinliğe göre takımı göreceli olarak daha dibe indirerek yukarıdaki işlemleri tekrarlıyoruz. Keza bazen söz konusu balıkların, hava ve suyun durumuna göre beklediğimizden daha derinde av verdiğine tanık oldum. Aslında tavsiye edilmese bile takımı, 30 metre derinliğe indirip çektiğim anlar bile oldu. Bu iş aslında biraz sabır, biraz macera işi.

LAMPUKA BALIĞI


AV DÖNEMİ : Eylül ayından itibaren av vermeye başlarlar.

TUTULABİLECEK YERLER : Akdeniz’de rastlanan bu harika görünüşlü balığa  Ege ve Karadeniz’de rastlanmaz. Ancak araştırmalara göre Süveyş kanalının açılmasından sonra Akdeniz’e geçen Hindistan Balığı ve lampuka gibi balıkların doğu Akdeniz’den Ege denizine doğru yavaş yavaş yayılım gösterdiği saptanmıştır. Bir zaman sonra bu balığa Ege’ de rastlama olasılığı vardır. Ege bölgesi dahil bir çok bölgede tanınmaz. Hatta bir çok balıkçı böyle bir balığın varlığını bile bilmez. Antalya civarı balıkçıları ve olta balıkçılığını bir yaşam tarzı haline getirmiş, amatör balıkçılıkta uzmanlaşmış kişiler lampukayı iyi tanırlar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Kıyılara korkusuzca yaklaşan lampuka balığı , kefal, sardalya, kolyoz, kalamar, izmarit, istavrit ve gözünün kestiği her balıkla beslenir. Canlı kefal ve izmarit en popüler yemidir. 1,5 m. Boya kadar ulaşırlar ve denizin 100m. Derinliğine kadar iner.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

A-BIRAKMA OLTA İLE LAMPUKA AVI:,
 
Bedende 0.35-0.40 kaliteli misina kullanılır. Eğer çekeri çok fazla olan daha ince ve daha sağlam misina bulabiliyorsanız bunu kullanmakta fayda vardır. Zira burada şamandıra küçüktür ve yem olarak kullanılan balığın uzun bir kolla dolaşma serbestliği içinde olması gerekir. Kalın misina balığı dibe doğru çeker ve balığın çabuk yorulup ölmesine yol açar. Bu yüzden ince fakat sağlam misina kullanmak doğru seçim olur.

Beden ucuna 3 no fırdöndüden yapılmış kolçak bağlanır. Kolçağa 3 kulaç kol bağlanıp ucuna 2330 DT – 2310 4-5 no iğne bağlanır. Yem canlı olarak takılıp denize salınır. Fırdöndüden makaraya doğru iki kulaç ölçülüp küçük bir şamandıra takılarak 10 kulaç daha salınıp beklenir. Lampuka sürü halinde gezdiği için biri yakalanınca diğerinin de yakalanma şansını bulmak için aynı şekilde hazırlanmış ikinci takımda yedekte bekletilir. Denizdeki oltaya balık yakalandığı zaman hemen yedek takım da denize indirilip atıp çekme işlemine girişilir. Lampuka yakalandıktan sonra kolay kolay yorulmaz, bu yüzden sert darbelere dikkat edilerek, yorulması beklenmeden tekneye alınır.

B-SIRTI İLE LAMPUKA AVI:

Bu takımda da ince fakat güçlü misina kullanmanızda fayda vardır. Yem olarak yapma balık veya plastik balık kullanılır. Beden ucuna bağlanan yapma balıktan makaraya doğru 10 kulaç arayla iki adet1/0 fırdöndü takılarak takım hazırlanır. Takım toplam 25 kulaç salınarak tekne arkasından minimum hızla çekilerek avlanılır. Bırakma takımında yapıldığı gibi ikinci yedek takım hazırda bekletilir. Birinci takıma balık yakalandığı zaman tekne boşa alınmaz, yürümeye devam edilir. Yakalanan balık teknenin 2 kulaç kadar yakınına getirildiği zaman ikinci takım suya bırakılır. Sürüdeki diğer balıklar merakla yakalanan balığın arkasından geldiği için ikinci balık yakalanana kadar birinci takım balıkla birlikte çekmeye devam edilir. Eğer yakalanan ilk balık çok iri ve takımı koparma olasılığı varsa bekletilmeden tekne içine almakta fayda vardır.

Lampuka hemen yer değiştirmez. Eğer süratli hareket edilirse ve hazırda bekletilen sardalya ve kolyoz parçaları ile deniz yemlenirse avın çok bereketli geçmesi olasıdır.